10 Eylül 2014 Çarşamba

Alekhine'in Mezarı


Yukarıdaki resimdeki hatayı iyi bir satranççı hemen görür. Elbette sağ köşe beyaz değil siyah. Satrancı bilmeyen veya az bilenlerin yaptığı klasik bir hata. Üstelik bu hata Alekhine'in mezarında yapılmış. Hayatını Fransa'da kaybeden Dünya Şampiyonu Alekhine'in mezarı Paris'teki Ünlüler Mezarlığı'ndadır. Ve elbette onun unvanına yakışır bir mezar yapmak istemişler ama yukarıdaki gibi bir rezalet de oluşmuş.

Neyse ki sonradan bu hata düzeltilmiş.




Artık gönül rahatlığıyla yatabilirsin Alekhine!

24 Ağustos 2014 Pazar

Santranç Takımı


Yazım hatası yok, yanlış okumadınız çünkü yukarıda gördüğünüz olsa olsa bir "santranç" takımıdır. Biraz turnuva tecrübesi olan veya biraz satranç kitabı okumuş olanlar resimdeki yanlışı hemen fark eder.

Evet, beyaz köşe sağda değil. Aslında beyaz köşeyi sağ tarafa getirsiniz ama bu sefer de önünüzde harfler değil ama rakamlar olacaktır. Her kim bu güzel altlığı hazırlamışsa ters hazırlamış :) Umarız 10.000 adet falan basılmamıştır da milli servet çöpe gitmiş olmasın.

Özgür Akman'ın Özgür Satranç'ta açtığı bu başlık GSGM'nin ücretsiz dağıttığı takımlardan biri olabileceğine dair bir şüphe oluşturdu. Sonrasında olaya şaşıran üyeler... Gerçekten de "İnsan hayret ediyor." :)

Üyelerden Menderes Sargın GSGM ihalesine katılan satranç takımlarından birisi olduğu bilgisini vermiş aynı forumda. Eh tabii, ihaleyi kazanamamış ama antrenör Fırat Salepçi ise bir turnuvada bu takımı gördüğünü iletiyor. Ya ihaleyi kazandılar ya da heba olmasın diye yanlış olmasına rağmen piyasaya sürülmüş olabilir bu altlık. Kesin olan şu ki bu altlık satranç turnuvalarında kesinlikle kullanılamaz.
Para, ihale kazanacağız diye herkes satranca dalarsa olacağı bu işte.

21 Ağustos 2014 Perşembe

İlginç Satranç Takımları - 2

İlginç satranç takımlarını incelemeye devam ediyoruz. Bakalım hangisi size göre?


El emeği göz nuru dantelli satranç takımı. Maalesef ülkemizde üretilmemiş.



Siz kedi insanı mısınız? Yoksa köpek mi? Bu da kedi köpek satrancı. Hayvanseverler için ideal.



Buzu görünce bazılarının aklına hemen rakı geliyor olabilir :) Piyasada satılan bir buzluk. Türkiye'den de talibi çok ama satranççı kesimle sınırlı tabii.

Satranç pastasından ve çikolatadan sonra iştah açıcı bir yemek satrancı. Vejeteryanların seveceği türde.


AKP için özel üretilmiş ampul satrancı. Hindu kardeşim işini  biliyor, devre aayak uydurmuş :)

Tam acemilere göre satranç. Notsayon bilmeyenler için tembel işi bir takım. Taş gittiği yeri ve notasyonu kendi söylüyor.


Satranç masası deyince eminim ki aklınıza bu gelmiyor. Guliver için bile ufak bir takım sayılabilir. Millet nelerle uğraşıyor. Alıcısı vardır elbet!


Notasyonu söyleyen satranç taşlarından sonra nasıl gittiğini söyleyen de taş böyle olur. Açıklamalar süper. Bundan iyisi olmaz artık.


Son olarak bitki satrancı. Şehir ortamında insanı ferahlatacak bir satranç takımı.




15 Ağustos 2014 Cuma

Hayalet Satranç Bilgisayarı

Satranç öğretmeni sınıfa girer ve öğrencilerinin önünde sakince elektronik satranç takımını dizer. Yeni bir şeyler görmeye aç öğrenciler hemen meraklanmışlardır. Yukarıda gördüğünüz takımdaki taşlar mıknatıslıdır. Öğretmen yavaşça taşları dizmeye başlar. Öğrenciler her zamanki gibi sabırsızdır ve nihayet dizme tamamlanır.

Öğretmen - "Çocuklar  bugün size bazı sihirli güçlerimi göstereceğim."
Çocuklar - "?" -
Öğretmen - "Zeynep sen gel siyah taşların başına geç" "Şimdi taşlara dounmadan taşları uzaktan hareket ettireceğim ama bu zihin yorucu bir iş olduğu için sessiz olmalısınız!"

Satranç takımından veya makineden çocukların anlamadığı bir şekilde sesler geliyordu. Öğretmen elini takıma uzattı ve piyonu uzaktan ittirirmiş gibi bir hareket yaptı. O anda piyon kendi kendine ilerledi!

Çocuklar şaşkınlık içerisindeydi. Zeynep hamlesiyle cevap verdi. Öğretmen yine uzaktan el hareketiyle başka bir taşı hareket ettiriverdi.

Bu ufak şov ve şaka bir süre daha devam etti. Öğretmenin getirdiği Phantom yani Hayalet Satranç Bilgisayarıydı. Makinenin özelliği sadece hesaplama yapması değil ama aynı zamanda taşların manyetizma ile de ilerletilmesiydi. Çocukların şaşkınlıkları, gülüşmelere ve "Ben biliyordum" yorumlarına dönüştü.

Seneler evvel Mephisto marka bilgisayarların geldiği nokta burası olmuştu. Eskiden bu tür bilgisayarlar sadece kareleri gösteren ışıklar yanar ve hamleyi siz yapardınız. Artık aslında çok da zor olmayan bu teknoloji ile 3 boyutlu olarak bir rakiple oynayabilirsiniz.

Nasıl olduğunu bilenler için bir video verelim:




12 Ağustos 2014 Salı

İlginç Satranç Takımları


Satranç taşları deyince aklımıza taş gelmez ama bu durumda tam tersi. Taşlar gerçekten taş!

1400 yıllık bir geçmişe sahip satranç elbet kendi kültürünü ve çeşitliliğini de oluşturuyor. Gelin ilginç satranç takımlarına bakalım. Takımların bir kısmı bakmalık bir kısmı da yemelik.


GM Sergey Karjakin 12 sene 9 ay ile en genç Büyükusta olma rekorunu elinde tutuyor. Satrançta erken başarı elde eden Karjakin erkende evlendi. Yok hayır yukarıdaki ilk evliliği değil. İlk evliliğini 20 yaşında yapmıştı ama boşandı ve 24 yaşındayken ikinci evliliğini güzel bir satranç pastası ile yapıyor.

Böyle bir satrancı herkese sever sanırım!


Bilim kurgu filmlerinin öngörüsü de böyle bir 3 boyutlu satranç. Mr Spock'ın eline kimse su dökemez herhalde. Poker olsa ama Kaptan Kirk'le kimse başedemezdi.


Yaz aylarında iç açacak bir görüntü ama kesinlikle kalıcı olmayan bir satranç takımı.



Satranç saatini biliyorduk ama saat satrancını duymamıştık!

Bilgisayar satrancı denilince aklınıza herhalde yukarıdaki görüntü gelmiyordur. Eski IBM bilgisayarı ıskartaya çıkınca böyle kullanılmış herhalde.


Satranççının pastası da böyle olmalı!


Havuz satrancı! Nefesinizi tutma süreniz kadar düşünme süreniz var doğal olarak.




3 Boyutlu satranç. Dekoratif bir ürün olarak da kullanılabilir.

Bing Bang Theory isimli dizide çok geçen ve kullanılan bir takım.

Buyrun aşağıdan izleyin.


9 Ağustos 2014 Cumartesi

Staunton Satranç Takımı


Yukarıda gördüğünün Staunton Satranç Takımı. Eğer turnuvalarda oynayan bir oyuncuysanız size çok tanıdık gelmiştir. En önemli fark filin ağzının kapalı olması. İmalat esnasında sıkıntı olabilecek bir durum. Diğer ise Şahın tepesindeki haçın kaldırılmış olması. Maradona'nın Satranç Takımı başlıklı yazımızda Arapların hassasiyet göstererek oraya ay yıldız yerleştirdiklerinden bahsetmiştik ama Türkiye'de haçın sağının ve solunun kırpılması tercih ediliyor. Yine imalat açısından kolaylık sağlayan bir durum.

Aslında bu takımın yaratıcıları Nathaniel Cook ve Jaques olarak kabul ediliyor. Kimilerine göre onlardan biri veya ikisi birden bu takımları yaratmış. Peki Staunton nereden çıktı. Howard Staunton ünlü İngiliz Satranç Ustası ve belli bir dönem en iyi oyuncu kabul ediliyor. Bu tasarımla yapılan 500 satranç takımını numaralandırmış ve imzalamış. Eh üzerinde imzası da olunca takımlara Staunton Satranç takımı denmeye başlanmış. Yer ve tarih: Londra 1849. Satranç takımları için önemli bir milat.

Türkiye'deki satranç takımlarının üretimi hakkında çok bilgi sahibi değilim ama en eski staunton takımlar Gambit Satranç Merkezi ve Satranç Geliştirme Merkezi tarafından üretiliyordu. Gambit'in takımları daha ağırdı ve içinde büyük bir vida bulunurdu. Ve tabii daha pahalıydı. SGM'nin takımı daha hafifti. İçinde macun bulunurdu. Hatta onun daha ucuz olanının içinde kil, toprak vs vardı. Ve eğer satranç taşı patlarsa tatsız bir pislik oluşuverirdi. Neyse fazla tasvir etmiş olduk ama takımın fiyatı uygundu ve geniş kitlelere ulaşabilmesi için önemliydi.

Sonraki dönemlere Düşün Satranç Merkezi gerçekten güzel takımlar üretmeye başladı. Üst kalite olan bu takımlarda ağırlık merkezi öyle iyi dikkate alınmıştı ki taşlar çok zor devrilirdi. Ne olduysa DSM kapandı ve o güzel takımlar da öksüz kaldı.

Sonrasında Us Satranç Açıldı. Us Satranç kapandı ve devamında E4 Satranç Ve Şah Satranç Çıktı. Ve satrancın okullarda yayılmasıyla pek çok firma bu işe girdi. TSF de takımlar üretmekte ama benim önerim şuradaki Satranç Setleri . Yine aynı sitede geniş bir satranç kitabı arşivi var. Bahçe Satrançları ise eğitim cdleri hediyeli.

Piyasada çok ucuza takımlar var. Ama aldığınızda görüyorsunuz ki taşlar ufak ve hafif, altlıklar çirkin. Bazen taşların şekilleri Staunton'u mezarında ters çevirecek kadar berbat. Eh bu satırları okuyorsanız satranç konusunda belli bir seviyenin üzerindesiniz demektir ama yine de uyarmadan edemedim.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

Muhittin Madralı'nın Şaşkınlığı

İstanbul Satranç Derneği için Muhittin Madralı efsane bir isimdir. 2014 yılında hayatını kaybeden Madralı eski İSD Başkanı'dır ve aynı zamanda Türkiye Birinciliği'nde de oynamış bir ustadır. Kendisi tam bir kuvvetli kahve oyuncusuydu. Kahve oyuncusu diye geçmemek lazım. Bu tabir kuvvetli pratik gücü ifade eder. Dünya Şampiyonu Lasker'in de böyle bir özelliği olduğunu söyleyelim. Lasker'in gençlik yıllarında satranç kahvelerinde parasına oynadığı oyunlar onun gerilimlere dayanma gücünü artırmıştır.

Neyse asıl kahramanımız Muhittin Madralı'ya dönelim. Madralı fedaları özellikle de kalite fedalarını seven bir oyuncuydu. Konumsal bir stile sahipti. Genelde kalite fedası ile rakibin piyon yapısını bozar ve sonra piyonları toplamaya çalışırdı. Muhittin Madralı abartısız ömrünün belki de son 40 yılını sürekli dernekte geçirmişti ve sürekli de oyun oynardı. Artık siz ne kadar kalite fedası yaptığını tahmin edin. Ben açık ara dünya rekoruna sahip olabileceğini düşünüyorum.

Madralı hikayemizde turnuvada oynamaktadır. Yine klasik kalite fedasını yapar ve oynamaya devam eder. Aradan 15 - 20 hamle geçer ki bir de bakar taş olarak öndedir. Bunu gururuna yediremeyen Madralı kaleyi bir yere patlatıverir ve taş durumu dengelenir ama yine de konumsal olarak üstündür.

Bundan sonra rakibi hiç beklenmedik bir hamle yapar. Yere eğilir ve yerdeki kaleyi alarak a1 karesine koyar. "Aa kalem yere düşmüş, koyayım bari."der! Artık Muhittin Madralı kale alttadır. Üstelik de oyunsonunda. Anında kontak atar. "Efendim, efendim" klasik lafıyla giriş yapar ve hakeme itiraz eder. Rakibinin kalesinin olduğunu bilse kale feda eder mi ki hiç. O dönemlerde turnuvalar oldukça rahat ortamda oynandığı için bu garip durum oluşmuştur.

Sonrasınds hakemin ne yaptığını kestiremiyoruz ama bizim bildiğimiz Madralı "Hadi canım, seni böyle de yenerim" diyerek oynamış olabilir.

3 Ağustos 2014 Pazar

Değişik ilgi alanlarına göre satranç takımları

Satranç çok köklü geçmişe sahip bir oyun. Günümüzdeki popüler bilgisayar oyunlarını düşünün ve bu oyunların popülerliklerini ne kadar sürdürdüklerini tahmin edin. 5-10 yıl en uzun süredir. Satranç öyle bir oyun ki yaklaşık 1400 yıldır varlığını sürdürüyor. Üstelik dünyada 600 milyon civarında insanın satranç oynamayı bildiği tahmin edilmekte. Eğer satrancın ticari hakları birine ait olsa o kişi muhakkak çok zengin olurdu :)

Satranç kültüründe satranç takımları da önemli. Günümüzde turnuvalarda kullanılan takımlar aşağı yukarı birbirine benzemekte. Aşağıda ise sıra dışı takımlara bakacağız.


Çilingirlerin sevebileceği bir takım şüphesiz. Satrançta "Anahtar kare" diye bir tanım vardır. Oyunun önemli bir karesi olduğu anlamına gelir. Burada anahtarlar karelerde!



Satranç oynarken bir şeyler içmeyi sevenler için ideal bir takım. Rakibin taşını yediğinizde içindeki içkiyi de içersiniz. Alkollü içki konulması biraz sıkıntı yaratabilir. Rakip bol bol piyon feda ederek sizi masaya yığmaya çalışabilecektir!



Her satranççı gelinin hayalinde bu takım yatar! 





Denizcilerin seveceği takım. Usta oyuncu dalgalı denizde belli olur!


Hayvanseverlerin seveceği bir takım.


Gurmelere özel bir takım.

Siz hangi takımı tercih ederdiniz?



1 Ağustos 2014 Cuma

En Eski Satranç Takımı


Satrancın geçmişi MS 600'lü yıllara dayanır. Tarihçiler satrancın Hindista'da doğdunu tahmin etmekte. Buna en önemli kanıtlardan birisi de taşlardan birisinin fil olması. Eh Arabistan çöllerinde doğmuş olsa deve diye bir taş olurdu şüphesiz. Çok da eski bir hikaye vardır satrancın doğuşu ile ilgili. Hani savaşmayı seven bir Hint kralı vardır ve o bölgedeki bilgin onu savaşma merakından vazgeçirmek için satrancı icat eder. İlk ismi Çaturangadır. Dört kısım anlamına gelir. Piyonlar yani askerler, atlı birlikler, filler ve atlı araba. Atlı araba günümüzde kale olmuştur. Tarihi filmlerde de görürsünüz. Önde iki at sepeti çekmektedir. Sepetin içindeki bir adam atı sürerken diğeri ise sağa sola ok fırlatır. Hem hareketli olan hem de ateş gücü olan bu savaş silahı o dönem için savaş uçağı gücündedir.

Bilgin  bu oyunu öğrettiğinde Hint kralının çok hoşuna gider ve ne dilerse onu yerine getireceğini söyler. Bilgin "Sadece buğday" der. "Satranç tahtasında 64 kare var. Birinci kareye bir buğday, ikincisine iki, üçüncüsüne 4 sonra 8, 16, 32 diye iki misli aratcak şekilde buğday isterim" der. Kral sözde bu basit arzuya bozulur ama sonra aslında dünyadaki buğdayların yetmeyeceğini anlayınca bilgini bir kez daha takdir eder.

Çocuklar için güzel hikaye. Açıkçası bu hikayeyi kim uydurmuş bilemiyorum ama hoş bir anlatım. Bununla beraber satranç o kadar eski ki tam tarihini bilemiyoruz. Bazen çocuklar satrancı kim bulmuş diye sorabiliyor ama bırakın kimin bulduğunu hangi ülkede hangi millet tarafından ilk olarak yaygın bir şekilde oynandığını bile tahmini bilebiliyoruz. Üstelik bin yıl önceki satranç şimdiki satranç gibi de değildi. Günümüzdeki satrancın geçmişi 500 yıl öncesine dayanıyor ve Avrupa kökenli kabul etmek durumundayız.

Bundan 500 yıl önce örneğin vezir sadece her yöne çapraz bir kare giderdi. Piyonlarsa ilk adımda sadece bir kare ilerleyebilirdi. Fil taşların üzerinden atlayabilirdi ama sadece çapraz iki adım gidebilirdi. Rok kuralı geçerken alma yoktu. Satrancın bu şekli ile ilgili yazılar ve kaynaklar mevcut. Özellikle de Arap ustaların oyunları, problemleri var.

Satrancın tarih boyunca evrime uğradığı kesin. Birileri bu şekilde bir oyun önerdi. Kim bilir belki tahta önce 6x6 idi ve sonra 8x8 haline geldi. Taşların hareketleri sürekli değişime uğradı. Örneğin eskiden vezir çok yavaş bir taştı ve birileri bugünkü hareketini önerdi. Bir de baktılar ki oyun daha zevkli olmuş. Atım hareketini kim düşünmüşse harika bir iş yapmış çünkü bu şekilde satranç çok daha heyecanlı bir hale gelmiş.

Ve nihayet konu başlığımıza gelelim. Satrancın tarihi ile çok eksik kalan yer var ama en eski satranç takımı hangisi? Kaynaklarda geçen değil ama günümüze ulaşabilen satranç takımı.


Lewis satranç taşları diye kaynaklara geçmiş durumda. 1831 yılında İskoçya'nın Lewis bölgesinde 12'nci yüzyıla ait su aygırı düşünden yontulmuş satranç taşları bulunmuş. Tahmini olarak bu satranç taşları Norveç'te üretilmiş. Su aygırlarının kuzeyde bulunduğu varsayılırsa mantıklı bir düşünce. Daha eski tarihlere dayanan satranç taşı benzeri taşların bulunmuşluğu da var ama Lewis taşları günümüz satranç taşlarına çok benzemekte.





31 Temmuz 2014 Perşembe

Stalag 17'de Satranç Gerilimi


Stalag 2. Dünya Savaşı'nda Almanların esir askerleri tuttukları kampa verilen addır. 1953 yapımı film Amerikan paraşütçülerinin tutulduğu bu kampta geçiyor. Aslında bir Broadway oyunu olarak sergilenmesine rağmen film olarak da oldukça başarı elde etmiş. Başta yapımcılar mahkum askerlerle ilgili kim film izlemek ister ki diye reddetse de film esasen bir savaş filmi değil ama adım adım heyecanın tırmandığı bir gerilim filmi.

Kamptaki Amerikalı askerlerin bir kısmı kaçma taraftarıdır. Sefton rolündeki William Holden ise kaçma girişimlerine karşıdır. Sefton işini bilen bir mahkumdur. Kampta ufak çapta ticaret yapar, Alman gardiyanlarla arası iyidir. Öyle ki Rus kadın mahkumlarının olduğu bölüme bile rüşvetle geçebilir.

Kamptakiler tünel kazıp kaçmaya çalıştıklarında tam çıkış noktasında iki mahkumu Alman askerler beklemektedir. Bunun üzerine gözler Sefton'a döner. Ne de olsa onun Almalarla arası iyidir ve pekala bilgi sızdırmış olabilir.



Film boyunca masada hep bir satranç takımı bulunmakta. Mahkumlar sıklıkla bu takımı kullanır. Filmin önemli bir sırrı ise bu takımda gizlidir. Sefton başının iyice derde gireceğini anlayınca gerçek casusu bulmaya karar verir. Price isimli mahkumu sıkıştırır ve Pearl Harbor'un tarihini sorar. Price tarihi bilir ama saati sorulunca akşam 18:00 diye cevap verir. Bu saat Almanya için doğrudur ama bulunduğunu iddia ettiği Amerika için aslında sabah saatleridir. Price'ın foyası meydana çıkar. Ceplerini araştırınca altı oyuk bir vezir bulurlar. Gardiyanlara haber vermek için mahkumlar odayı terk ettiklerinde satranç takımına oyuk vezirle beraber bir not bırakmaktadır.  Devamında kaçmaktan yana olmayan Sefton fikrini değiştirir. Price'ın ayaklarına konserve kutu bağlayarak adeta saptırma yapar. Price cezasını bulur ve ölür Sefton ve kritik bir başka mahkum kurtulur.

Bu ilginç gerilim filmini Youtube'tan da izleyebilirsiniz.


30 Temmuz 2014 Çarşamba

Fischer - Spassky Maçının Satranç Takımı


Fischer ile Spassky'nin 1972 yılında yaptığı Dünya Şampiyonluğu Maçı "Asrın Satranç Maçı" olarak bilinir. Soğuk savaş zamanında bir yanda bireysel Amerikalıların yıldızı Robert James Fischer diğer yanda ise yıllardır Dünya Şampiyonluğunu kaptırmayan komünist Rusyanın şampiyonu Boris Spassky. Bu maç üzerine tonlarca yazı ve kitap yazılmıştır. Bunlardan bir tanesini Asrın Satranç Maçı adıyla Satranç Okulu'ndan okuyabilirsiniz.

Fischer türlü engelleri aşarak Spasky'nin karşısına gelir. İnterzonal Turnuvası'nı açık ara bitirir. Üstelik 3 sene önceki İnterzonal Turnuvasını yine önde giderken yarıda bırakmıştır. Eleme maçları başlar. Rus Taimanov'u şaşırtıcı biçimde 6-0 gibi inanılmaz skorla yener. Her türlü satranç haberini yayınlayan Rus gazeteler sonuçtan bahsetmez bile. Sonra yarı finalde Danimarkalı Bent Larsen'i de 6-0 yenince bir fenomenin ortaya çıktığı iyice anlaşılır. Finalde eski şampiyon sağlam oyunuyla bilinen Demir Petrosian bir süreliğine Fischer'i durdurur gibi olsa da farklı bir şekilde yenilmekten kurtulamaz.

Sonunda Fischer ile Spassky karşılaşır. Ve işte yukarıdaki satranç takımı kullanılacaktır. İlk oyunu Spassky kazanır. İkinci oyuna ise Fischer salondaki gürültüyü protesto ederek çıkmaz ve hükmen kaybeder. 24 oyun sürecek maça 2-0 yenilgiyle başlamak elbet kötüdür. ÜStelik daha önce Spassky Fischer'i 3 kez de yenmiştir. Buna rağmen Fischer sert bir dönüş yapar ve beşinci oyuna varıldığında skoru eşitler. Sonrası Fischer'in insiyatifindedir. Üstünlüğü Fischer alır ve maçın sonuna kadar götürerek dünya şampiyonu olur.




İşte yukarıdaki takım bu Dünya Şampiyonluğu maçında kullanılan takım 67.500 dolara bir açık artırmada satıldı. Tabii ki enflasyon var ama Fischer şampiyonluk maçını kazanınca 125 bin dolarlık toplam ödülün 5/8'i olan 78 bin doları kazanmıştı.

Aşağıda bu "Fischer Dünyaya Karşı" isimli belgeselin fragmanı var. İlginizi çekebilir.







29 Temmuz 2014 Salı

Körler İçin Satranç Takımı

Yukarıda gördüğünüz takım özel bir satranç takımı. Klasik bir satranç takımından çok farklı. Taşlar uçlarındaki demir çubukla her defasında konulduğu kareye adeta vidalanıyor. Ayrıca satranç tahtası ki bu sefer gerçekten tahta mecazi anlamda değil yüksek ve alçak karelerden oluşmakta. Ve dahası siyah taşlar ve beyaz taşlar şekil olarak farklı. Daha dikkatli bakarsanız beyaz piyonların üst tarafının rendelenmiş olduğunu göreceksiniz. Aynı şey beyaz vezir için de geçerli; üst kısmı kesik durumda.

Bu satranç takımı ne işe yarar? Bazı alışveriş sitelerinde seyahat satrancı diye de tanıtılmakta. Sebebi taşların tahtata sokulması sonucu düşmelerinin tahtayı ters çevirmedikçe mümkün olmamasından. Oysa ki bu takımın asıl kullanım alanı kör satranç oyuncuları. FIDE satranç kurallarına göre kör satranççılar oynarken özel bir takım kullanabilirler ve handikaplarından dolayı özel takımlarındaki taşları da elleyebilirler. Taşların takıma tutturulmuş olma sebebi bu. Ayrıca siyah ve beyaz kareler ve dolayısıyla çaprazlar da karelerin basık ve yüksek olmasıyla farkettiriliyor. Yine aynı şekilde oyuncu kendi taşı ile rakip taşı karıştırmasın diye üst kısımları elle hissedilecek şekilde farklı.

Satranç sporu kör oyuncuların (Özürlü dendi, neyin özrü dendi. Engelli dendi, o da beğenilmedi. Gördüğüm kadarıyla körler kendilerine kör diye hitap ediyorlar. Körün anlamı maalesef sonradan saptırılarak ayıp birşeymiş gibi gösterilemeye başlandı) maksimum verimle mücadele edebilecekleri bir dal. Gözü gören bir oyuncu körleme oynadığında 100 ratinglik bir eksiklik yaşar. Örneğin Carlsen'e körleme oynadığında ratingin kaç olur diye sorulunca "2750" cevabını vermiştir. Bu sebepler körler satrancı da dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla yayılmakta. Türkiye Körler Şampiyonası'na yüzün üzerinde sporcunun katılması da gerçekten sevindirici. İşte yukarıda gördüğünüz takım bu satranç tutkunlarının işini gerçekten kolaylaştıran bir satranç takımı.

Öte yandan Güneydoğu Gazisi İbrahim Dal elleri de hasar gördüğü için bu takımı bile kullanamıyor ama zihinden satranç oynayarak 2013 Türkiye Görme engelliler Şampiyonu olmayı başarmıştır.

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Satranç Üzerine İki Yeni Blog


İki yeni blogu tanıtmak istiyoruz. İlki Satranç Şampiyonları . Bu blogda satranç şampiyonları hakkında anektodlar, hikayeler, mücadeleleri, oyun anlayışları ve daha pek çok şey var. Amaç biyografik bir anlatım değil sanki dostlar arasındaymış gibi şampiyonlar hakkında konuşmak.

Diğeri ise Satranç Hikayeleri blogu. Yine bu blogda Türkiye'de satranç camiasından hikayeler anlatılacak. Belki zaman zaman yabancı hikayeler olsa da ağırlık ülkemizden hikayelerde. Bu hikayelerin kimi zaman konusu amatör satranççılar kimi zaman da ustalar olacak.

27 Temmuz 2014 Pazar

Atatürk'ün Satranç Takımı


Atatürk satranç oynar mıydı? Açıkçası çeşitli hatıralarda Atatürk'ün satranç oynadığına dair yazı göremedik. İsmet İnönü'nün satranca olan tutkusu bilinir ama Atatürk daha çok poker oynardı. Aslında Atatürk'ün yaşantısına bakınca da poker onun karakterine uygun gözükmekte. Savaş alanlarında ve politikada hep riskler almıştır. Savaş tarihçileri Atatürk'ü klasik kalıplara sokamaz. Normalde bir hattaki düşmanı oradan çıkartmak için üç misli kuvvetle saldırmak gerekir ama Atatürk aynı miktar güçle saldırıp düşmanı yenebilmiştir. Politik yaşantısı da öyledir; hilafeti kaldırması ve devrimleri. Üstelik o kadar kısa bir sürede...

Atatürk satranç oynasa nasıl oynardı? Satrancı iyi oynamak için epey bir emek sarf etmek ve belli kalıpları iyi öğrenmek gerekirdi. O yüzden şüphesiz Atatürk gibi bir deha onu da iyi yapardı ama yapmadı. Yukarıda Atatürk'ün takımı bulunmakta veya öyle iddia edilmekte. En azından satranççılar bu satranç takımı ile teselli bulsun. Atatürk oynamamış olsa da satranç harika bir oyun!

24 Temmuz 2014 Perşembe

Satrançta Rekor Bir Türkün!



Nihayet satrançta bir rekor da bize ait. Bu rekor ne en çok Büyükusta sahibi olma ne de en küçük yaşta Büyükusta çıkarma rekoru. İran'ın kırdığı en geniş kapsamlı simultane de değil. satranç seven bir adamın merakı bu rekoru getirmiş. İş adamı Akın Gökyay 1975 yılından beri 100'e yakın ülkeden aldığı 412 adet satranç takımı ile Guinnes rekorlar kitabına geçti. Tabii mesele sadece satranç takımına sahip olmak değil ama orijinal takımlara sahip olabilmek. Gökyay bu takımlara o kadar meraklıymış ki bir dükkanda gördüğü takımı alabilmek için Milano'da fazladan 3 gün beklemiş.

Rekorlar kitabına 31 Ocak 2012'de girmiş. O günden bugüne bir değişiklik yok ama şüphesiz onun koleksiyonu genişlemiştir. 2012 yılında İstanbul'da yapılan Olimpiyatlarda da sergilenen takımları bu satırların yazarı da gezme imkanı buldu ve çok keyif aldı.

Bu da video haberi: Hürriyet

22 Temmuz 2014 Salı

Maradona'nın Satranç Takımı


Efsanevi futbolcu Maradona'nın satranç oynadığını biliyor muydunuz. Her ne kadar buradan görmek kolay olmasa da 1.e4 hamlesine kariı 1...e6 ile Fransız Savunmasına girmek üzere. 
Birleşik Arap Emirlikleri'nde 2012 yılında düzenlenen bir satranç organizasyonunun tanıtımına katılmış. Satrancın tanıtımı için gerçekten çarpıcı. Resimdeki bir ayrıntı ise ilginç.

Satranç takımının şahının tepesinde haç değil de hilal var. Müslüman bir ülke için hassas bir yaklaşım. Gerçekten de satranç müslümanlardan hiristiyanlara aktarılan bir oyun. Tabii o düşmanlık dolu dönemlerde müslüman oyununu oynarken görülmek pek de hoş olmaz. Bu sebeple kendilerine göre bazı değişiklikler yapmışlar. Şah ve Vezir hemen kral ve kraliçe yani king ve queen olmuş. Fil ise din adamı olan Bishop'a yani piskoposa dönüşüvermiş. At ise şövalye yani Knight olmuş. Daha sonra satranç takımı için Staunton bir standart haline gelince Türkiye'de de kullanılmaya başlanmış. Biz haçı budayarak buna bir çare bulmuşuz. Araplar ise daha radikal davranmış "Haç da nedir, hila olsun" diyerek tavırlarını koymuşlar.

Siz ne dersiniz şah hilalli olsa iyi mi olur?



20 Temmuz 2014 Pazar

Hangi Satranç Takımı


Her ne kadar günümüzde artık satranç çoğunlukla bilgisayar başında oynansa da şükür ki hala satranç takımına ihtiyaç duyuyoruz. Ağırlıklı olarak takımlar okullarda ve yarışmalarda kullanılıyor ama satranç dekoratif bir özellik olmayı da sürdürüyor. 

Google reklamlarından "Satranç Takımı" diye aratınca çıkan görsel reklama bakınız. Cam Satranç Takımı çok sık satılan ama kesinlikle zevksiz bulduğum bir takım. Bir kez camın bibirine değdiğinde oluşan ses kesinlikle itici. İkincisi ise sözde siyah ile beyaz birbirinden kolay ayrılmıyor. 

Osmalı Bizans takımı tam dekoratif. Bu tür takımlar en az dokunulan takımlardır. Ahşap Mıknatıslı Takım ise ciceksepeti'nde satılıyormuş. Çiçek gibi takım diye mi acaba?

Rulo Satranç Takımı öğrenciler için ideal, taşıması kolay. Fiyat ise korkutucu biçimde ucuz. İçindeki taşlar o kadar hafif ki üflediğinizde uçaçak biçimde. Oysa ki taşı tahtaya koyduğunda ses getirmeli, belli bir ağırlığı olmalı!

Shot Bardaklı Satranç Takımı bazı satrançseverlerin hoşuna gidebilecek bir ürün. Aldığın taşı içiyorsun mesela! Rakibi devirmek için bir vezir fedası iyi gidebilir. devirmekten kasdettiğimiz gerçekten devirmek.

Satranççılar içince kıskançlıkla da birleşince gerçekten sapıtabiliyorlar bu arada. Yeri gelmişken Emre Aköz'ün eski ilginç haberi: Satrançta kız kavgası